Dünyada halka hizmet veren kütüphanelerin başarısı yaptıkları etkinlikler ile ölçülüyor. Etkinliklerin küresel amaçlardan yerel taleplere kadar çeşitlendirilmesi en önemli konulardan biri.
Muhakkak ki masal saati, sanat saati, kitap okuma grupları ya da yazar buluşmaları gibi rutin programların da kütüphanelerde olması gerekiyor. Ancak tematik etkinliklerin de yıllık planlamada yer bulması kütüphaneyi yaşamın içine çekmektedir.
Biz de Kütüp-Anne Ekibi olarak sizlere ilham verecek birçok keyifli belirli gün ve haftayı sizler için derledik. Milli Bayramlarımız, küresel farkındalık günlerinin yanında eğlenceli günleri de içeren bu takvimin kütüphanelerde ya da okullarda ya da çocuklara hizmet üreten merkezlerde kullanılması hayali ile ücretsiz olarak size sunuyoruz.
2020 yılı süresince Kütüp-Anne 2020 Etkinlik Takviminden yararlanarak/ilham alarak düzenlediğiniz etkinliklerinizi #kutupanne2020 etiketi ile paylaşıp Kütüphaneler konusunda kurduğumuz ağın bir parçası olabilirsiniz.
Yukarıda görselini gördüğünüz takvimin 50*70 cm boyutlarındaki orjinal haline ücretsiz sahip olmak için tek yapmanız gereken aşağıda yer alan formda ilgili yerlede eposta adresinizi ve 2020 yılı mesajınızı bizimle paylaşmanız. En kısa sürede formda belirttiğiniz eposta adresine takviminiz iletilecektir.
Teşekkür ederiz. Takvimiz en kısa zamanda eposta adresinize gönderilecektir.
Mutlu yıllar.
Kütüp-Anne Platformu
KÜTÜP-ANNE 2020 ETKİNLİK TAKVİMİ EKİBİ
Özveri ile yoğun bir tempoda çalışarak sizler için dolu dolu bir 2020 takvimi hazırlıklarına destek veren ve adı aşağıda yer alan ekip arkadaşlarımıza Kütüp-Anne Platformu olarak Teşekkür Ederiz.
Otobüslerde kitap uygulamasından, küçük ücretsiz kütüphanelere, “kitap aşkını yaymanın yaratıcı yolları…”
Okul otobüsüne kitaplar koymak gibi süper bir fikre sahip olan öğretmen hakkında yayılan hikâyenin ardında çok önemli bir mesaj saklı;
“Okulunuzda ya da çevrenizde okuma kültürünü teşvik etmek için küçük aksiyonlar büyük etkiler yaratabilir.”
Öğrenciler, okumanın değerini bilip kitap okumayı keyifle deneyimlediklerinde ve okumanın onları güçlendirdiğini fark ettiklerinde, edebiyat öğrenimi konusunda zincir etkisi yaratmış oluruz. Tam bu noktada okuma kültürünü geliştirmek için 25 favori strateji yardımcı olacaktır:
1.Kitap hatırlatıcı görseller her yere bırakılabilir
Sınıfınızın duyuru panosunda ya da koridorda, hatta duvar saatinde harika kitaplar konusunda çok zahmet gerektirmeyen ipuçları bırakmak öğrencilerin dikkatini çekecektir.
2.Sınıf kitaplığınızı/kütüphanenizi ulaşılabilir ve kıymetli bir alan haline getirin
Kütüphanelerinizin, çocukların ulaşabileceği, kolayca güzel bir kitap bulabileceği ve hemen okumaya başlayabileceği alanlar olarak organize edildiğinden emin olun. Verimli sınıf kütüphanesi düzeni konusunda milyonlarca görüş içinde yazılmış It’s All About the Books: How to Create Bookrooms and Classrooms that Inspire Readers isimli profesyonel kitabı tavsiye edebiliriz.
Çekici bir şekilde kitapları sınıfınızın her bölümünde sergilemek, kitapların çeşitli amaçlarla kullanımının altını çizecektir. Küçük çocuklar kitapları ‘mış’ gibi oyunlarında kullanabilir; örneğin oyuncak bebekler uyku öncesi hikayelerini severler! Kuş gözlemciliğine dair cam kenarına bırakılmış bir kılavuz kitap ya da havalı bir kaya ya da deniz kabuğu koleksiyonu kitabı her yaştan çocuğun ilgisini çeker.
4.Seviye etiketlerinden kurtulun
Evet, genel uygulama kitapları seviyelerine göre ayırmak… Ancak bu yaklaşım miadını doldurmuş durumda. Okuyucuları sevdikleri kitapları okumak konusunda cesaretlendirmek için kütüphanenizdeki kitapları seviyesi yerine konusu, yazarı, türüne göre organize edebilirsiniz.
5.En iyi kitaplar konusunda günceli takip edin
Her çocuğun okuması gereken klasik kitaplar muhakkak olacaktır, ancak çocuklar ne yeni ve güncel ise ona yönelirler. Yıpranmış ve eski tarihli kitapları yenileyin. Yeni çıkan kitaplar için göze çarpan sınıf organizasyonları ile kutlama yapın.
6.Eğlence faktörünü de işin içine katın
Cazibeli özel sunuşlar çocuklar için etkili olur. Kitaplar hakkında heyecanı teşvik etmek için okuma temalı eğlenceli elementler ekleyebilirsiniz. Bu otomat makinesi çocuklardan övgü dolu yorumlar almıştır. Eski sakız topları dağıtıcısını şiir dolu otomat makinesine dönüştürerek yeniden kullanıma sokabilir ya da geri dönüşüm malzemelerinden kendi ürününüzü yapabilirsiniz.
Herhangi birinin bir kitap hakkında göklere çıkaran yorum yapması, o kitabı anında daha çekici kılar. Çocuklara kitap vurgulaması yapmak için sık sık kitap konuşmaları gerçekleştirin.
8.Tavsiyeleri paylaşın
Okuyucuların birbirine görünür yollar ile kitap tavsiye ettiği bir çevre yaratın. ‘Ne Okuyorum’ ilan panosu hazırlayabilir, ömür boyu okumayı modellemek için öğretmen seçimleri ve diğer okul personeli seçimleri gerçekleştirebilirsiniz (ne kadar beklenmedik kişiler olursa o kadar iyi vurgulanabilir). Akran tavsiyeleri inanılmaz rağbet görür, bu nedenle çocukların favori kitaplarının tanıtımını yaptığı süregelen yöntemlerinizin olduğundan emin olun.
9.Her yaşta sesli okuyun
Her yaştan her sınıfta olması gereken uygulama ( fakülteler, aile organizasyonları da dahil) sesli kitap okumaktır. Kendinize kitap okunmasından zevk almak için asla çok yaşlı değilsiniz. Merak uyandıran bir kitabı sesli okumak ya da sesli okunan bir kitabı dinlemek, kitabın keyfine, eğlencesine varmak için en iyi yöntemdir. İlham almak için; Wall Street Journal çocuk kitapları eleştirmeni Meghan Cox Gurdon’dan The Enchanted Hour: The Miraculous Power of Reading Aloud in the Age of Distraction kitabına göz atabilirsiniz.
10.Okumayı sosyal aktivite haline getirin
Okumak kendi başına bir zevktir, ancak çevre ile okumak onu daha da iyi yapar. İlgi uyandıran sorular sorun. Çocuklara stres yaratmadan kitaplar hakkında konuşma fırsatları verin. Örneğin Lunch Bunch book clubs (Öğlen yarım saat bir araya gelinerek aynı kitap üzerinde tartışılması ya da kitabın beraber okunması…) organizasyonları cesaretlendirmek gibi.
11.Tüm okulun okumasını sağlayın (Tek Okul, Tek Kitap)
Kitap paylaşımı ile yaratılan özel bir bağ vardır. İlkokulda sesli olarak aynı kitap okunabilir. E.B.White’ın Charlotte’s Web gibi klasikleri geniş bir yaş kitlesini cezbeder ve her sınıf ile müfredat olarak bağ kurabilir. Ortaokul ve liselerde ise önemli toplum söyleşilerini destekleyen ve empati gelişimi sağlayan kitaplar seçilebilir. Kaynak olarak One School, One Book programı web sitesine bakılabilir.
İçeriği eğlenceli edebiyat temalı anonsları sabah anonslarınızın parçası yapabilirsiniz. Beğenilen bir kitaptan bir alıntı ya da farklı değişik bilgiler paylaşabilirsiniz ya da kelime oyunları inşa ederek günün şakası, bilmecesi tarzında anonslar ile öğrencilere kelimeler ile oynamanın eğlenceli yanını gösterebilirsiniz.
13.Okul liderleri edebiyat liderleri olsun
Okul yöneticileri, öğrencilerin ilgi duyacakları alanlara yön verebilir. Okumaya karşı duyulan ilgi de bunlardan biri olmalıdır. Her zaman yanında kitap taşıyan ve öğrencileri ile kitaplar hakkında konuşan bir müdür olabilirsiniz. Odasındaki kitaplığa göz gezdirmeleri için çocukları davet eden ya da doğum günü hediyesi olarak çocuklara kitap seçen müdür olabilirsiniz. Çünkü çocukların okul hayatında örnek aldıkları yöneticiler/öğretmenler her zaman vardır.
14.Yazarlar ile çocukları buluşturun
Kitapların gerçek insanlar tarafından yaratıldığının fark edilmesi çocuklar için çok etkili bir şeydir. Bizzat yazarın okulu ziyaret etmesi pahalı olabilir. Bu nedenle, sanal ziyaretler harika bir opsiyondur. Yazar Kate Messner Skype üzerinden ücretsiz olarak sınıflara bağlanan yazarların listesini sunuyor ( an extensive list of ). Yazarlara mektup yazmak da çocuklar için çok etkili olabiliyor. Aşağıdaki linkte bu konuda yardımcı ipuçları bulabilirsiniz. https://www.weareteachers.com/yo ur-students-should-be-writing-to-authors/
15.Kırmızı halı töreni düzenleyin
Sınıfta ya da okulda kitap ödül töreni düzenlenmesi hem kitaplar konusunda heyecan yaratır hem de okuma çevresi oluşturur. Bulunduğunuz il/ilçedeki kitap yarışmalarına katılabilirsiniz ya da kendiniz bir yarışma ve ödül töreni düzenleyebilirsiniz. Ödül töreninde işin hakkını vermelisiniz; paparazziler, kırmızı halı, gözlükler, tüylü kıyafetler vs. 🙂
16.Kazanmak için Okuma
Kitap çılgınlığı (March Book Madness) fikri sosyal medyada rağbet görebilir ama sadece bununla kalmanıza gerek yok. Bayrak yarışı gibi ekipler oluşturulup kitap yarışı yapabilir ya da Bay Lemoncello’nun Kütüphane Olimpiyatlarını sunabilirsiniz. Kim demiş okumanın da bir spor olmadığını?
“March Book Madness Bracket” cocuklarda kitap okumayı heyecanlı hale getirmek, aynı zamanda onların rekabetçi ruhunu okuma ile birleştirmek için bir öğretmen tarafından oluşturulan bir oyun. Renkli bir duvar üzerinde oluşturulan bir turnuva panosu ile işe başlanmış. Her çocuk arkadaşlarına tavsiye edeceği bir kitap seçiyor. Bu kitapların kapak fotoğrafları şemada yerini alıyor. Her çocuk verilen 30 saniye içinde kitabını sınıf arkadaşlarına tanıtıp beğendirmek zorunda ki bir sonraki seviyeye geçebilmesi için arkadaşlarından oy alabilsin. Şemada her ilerleyişte, ilerleyen çocukların kitaplarını tanıtması için verilen süre de artıyor hatta bazı çocuklar sunumlarını poster ya da video sunumlar ile yapmak isteyebilir. Oylamalar sonucunda birinci seçilen kitap tüm sınıfça okunuyor. Kesinlikle okumayı eğlenceli hale getiren çocukları da heyecanlandıracak bir yöntem.
İyi bir meydan okuma gerçek bir okuma motivasyonu sağlayabilir ve aynı zamanda okuyucuları normalde seçmeyecekleri bir kitabı deneme konusunda cesaretlendirebilir. Aylık #readingchallenge kampanyaları düzenleyebilir ya da kendi versiyonunuzu kurgulayabilirsiniz.
18.Sosyal medya gücünden yaralanın
Çocukları okuma konusunda heyecanlandırmak ya da daha geniş bir okuma çevresine ulaşmalarını sağlamak için Instagram, Twitter ya da Snapcat kullanmanın birçok yöntemi var. #bookstagrammer gruplarına girerek başkalarına kitap tavsiyesinde bulunabilirler. Hatta Goodreads gibi sosyal medya hesaplarını takip etmek de motivasyon sağlayabilir. https://www.weareteachers.com/goodreads-in-the-classroom/ (How I Use Instagram, Twitter & Snapchat to Turn My Students Into Readers) https://www.weareteachers.com/social-media-activities-for-ela/
19.Tema günleri ile vites yükseltin
Özel temalı okuma günleri ile okumaya ufak bir yenilik ilave edin. Bir el feneri alıp pijamalar ile battaniye altında okuyarak uzun süreli bir favori okuma aktivitesi oluşturabilirsiniz. Ayrıca açık havada okuma günleri düzenleyebilir, sınıf kütüphaneniz için kitap yığını dolu kitap temalı hazine sandığı oyunu yapabilir ya da “fractured fairy tale” günleri düzenleyebilirsiniz. Klasik olmuş bir masal kitabının komik ve en olmadık anda bizi güldüren karakterlerini kim okumak istemez ki?
20.Sesli okumaya ev sahipliği yapın
Öğretmenin harika bir kitabı sesli okumasından daha heyecan verici ne olabilir? İtfaiyecinin gelip okuması ya da bir polisin. Ya da bekçi, servis soförü gibi tanıdık bir okul çalışanının. Bu konuda en sevdikleri kitapları kapıp gelecek ve cocuklar ile sınıfta vakit geçirecek gönüllüleri çağırabilirsiniz.
21.Kitaplara özel günleri kutlayın
Dünya Kitap Günü’nü (World Book Day) sınıfınıza getirip herkesin en sevdiği kitap karakteri gibi giyinmesine ne dersiniz? Daha fazla fikir ve kitap kutlama / tatil günlerine link üzerinden ulaşabilirsiniz http://www.bookglow.net/month-by-month-literary-holiday-calendar/
Kütüphane Haftası, Dünya Çocuk Kitapları Haftası ya da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı değerlendirilebilecek günler arasında yer alabilir.
22. Kitap Sahipliği [Get books in kids’ homes]
Kitap sahipliği çocuklar için kjeyifli bir uygulamadır. Kendileri satın alamasalar bile ellerinde kitap ile eve dönmelerini sağlamak için okulunuzda kitap fuarı ile birlikte hediye kitap organizasyonuna ev sahipliği yapın.
23.Her boyutta kütüphaneyi takdir edin
Little Free Library’ in çekiciğilini yenemezsiniz. Öğrencileri okula ya da diğer yerel lokasyonlara küçük kitaplıklar yapılmak üzere kitap getirmesi için işin içine dahil edin, ya da çocukların araştırıp bulabileceği local kitaplık/kütüphaneleri listeleyin. Halk kütüphanesine her fırsatta vurgu yapın. Yerel kütüphane görevliniz ile çocukların kütüphane kullanımındaki bariyerlerini belirlemek ve bunların üstesinden gelmesine yardımcı olmak konusunda çalışabilirsiniz.
https://littlefreelibrary.org/students-receive-national-recognition-for-little-free-library-project/ Take a book, Share A Book
24.Sanal/Uzaktan sesli okuma alternatifleri oluşturun
Tabii ki kendi kendine rahat bir ortamda okumanın yerini hiçbir şey tutamaz. Ancak kendisine evde kitap okuyacak kimse olmayan çocuklar konusunda endişeleniyorsanız online alternatifler sunabilirsiniz .Amerika- Texas’ta bir ilkokul öğretmeni Dr.Belinda George, Facebook üzerinden canlı olarak her Salı öğrencilerine yatmadan önce sesli kitap okuyor. https://www.weareteachers.com/storytime/ linkini de farklı alternatifler için inceleyebilirsiniz
25.Edebiyat şampiyonlarını sadece okulda değil bulunduğunuz çevrede de destekleyin
Bölge halkı tarafından geliştirilen edebiyat temalı programları duymayı hepimiz severiz. Örneğin kitap dolu berber dükkanı gibi! https://barbershopbooks.org/about-us/
Çocukların okul dışında nerelerde zaman geçirdiklerini tespit edip, ilgili yerlerde de kitap okunması için çalışmalar yapabilirsiniz.
NOT: Okuma Kültürünün geliştirilmesine yönelik iyi uygulama örneklerini kutupanne@gmail.com adresinden bizimle paylaşarak daha fazla alternatifin sunulmasına katkı sağlayabilirsiniz.
Her biri kendi yetenek
ve çalışmalarıyla, büyüyüp içinde yaşadıkları ülkenin geleceğine ışık olacak
taze kalpler ve beyinler…
Taze bir fidan gibi
nezaketle dokunacağız onların dünyalarına; başta ebeveynleri olarak, öğretmenleri
olarak, toplum olarak ve devlet olarak.
Biz onların dünyalarına
eğitimle, kitapla, oyunla ve büyük bir özenle tohumlar ekeceğiz ki karşılığında
bu tohumlar bilim, sanat, ticaret, ekonomi, tarih, edebiyat gibi birçok alanın fidanları
olup köklü ve güçlü ağaçlara dönüşsün. Ülkenin gelecek neslini böyle sağlam
temellerle inşa etmiş bir toplum olarak paha biçilmez bir yatırım yapmış
olacağız.
Bu amaçla kamu kurumlarında planlanan ve hayata geçirilen bazı projeleri tanıyalım:
Türkiye’nin İlk Bebek Kütüphanesi Çalıştayı
Kütüphaneler ve
Yayımlar Genel Müdürlüğü ile Karabük Üniversitesi (KBÜ) Sağlık Bilimleri
Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünün iş birliğiyle,
bebeklerin erken yaşta kitapla tanışması ve ilerleyen yaşlarda aktif kütüphane
kullanıcısı olmalarını sağlayacak önerilerin tartışıldığı Türkiye’nin ilk “Bebek
Kütüphanesi Çalıştayı” düzenlendi.
Çalıştayda, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Hamdi Turşucu: Vatandaşları
kütüphanelerle yetişkinlik çağından önce tanıştırmak istediklerini dile
getirerek, “Bunun için sadece çocuklara değil, 0-3 yaş grubu bebeklere de
dokunmamız gerekiyor. Annelerin kütüphane ve kitapla bir araya geldiği
mekanları artırmak istiyoruz. Böylece gelecek nesillere çok daha fazla dokunmuş
olacağız.” diye konuştu.
Karabük’te açılan “Bebek Kütüphanesi”ni
Tekirdağ’ın Şarköy ilçesinde açılan bebek kütüphanesi takip etti, üçüncüsü ise
müstakil olarak Tokat’ta açıldı.
“Eğitimde Birlikteyiz” Projesi
Türkiye
Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin ortak finansmanı ve UNICEF’in teknik desteği
ile “Eğitimde Birlikteyiz” Projesi (Engeli Olan Çocuklar İçin
Kapsayıcı Erken Çocukluk Eğitimi) hayata geçirildi.
Okul öncesi ve
ilkokul düzeyinde uygulanacak olan projenin hedefi;
Kapsayıcı eğitime katılan
tüm çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerinin iyileştirilmesi,
Engeli olan çocukların
ailelerinin ve çocukların bakımını üstlenen kişilerin kapsayıcı eğitim hakları,
imkanları ve okul-aile işbirliğinin önemi hakkında farkındalıklarının
artırılması,
Karar vericilerin, engeli
olmayan çocukların ailelerine ve çocukların bakımını üstlenen kişilere, engeli
olan çocukların kaliteli kapsayıcı eğitim alma haklarına ilişkin farkındalık
kazandırılmasını sağlaması,
Öğretmenlere, tüm çocuklara
kaliteli kapsayıcı eğitim sunabilecekleri şekilde bilgi ve becerilerin
kazandırılması.
Proje 6 pilot
ilde (İzmir, Bursa, Samsun, Konya, Antalya, Gaziantep), 90 pilot okulda 3-7 yaş
aralığındaki tüm çocukları kapsamaktadır.
“Benim Oyun Sandığım” Eğitim Seti
2023 Eğitim Vizyonu ile okul öncesi eğitimi zorunlu
eğitim kapsamına almaya hazırlanan Milli Eğitim Bakanlığı, geçiş sürecinde
özellikle kırsal bölgelerdeki çocuklara ev ortamında ulaşmak için “Benim
Oyun Sandığım” adlı eğlenceli bir eğitim seti ve 365 güne özel aktivite
önerileri barındıran bir takvim hazırladı.
Sandığın içinde; sayı çubuğu, bloklar, kuklalar,
yap-boz ve hikaye setleri gibi 25 parça eğitim materyalinin yanı sıra aileleri
çocuk gelişimi konusunda bilgilendirecek, çocukları ile iletişimi ve bağını
destekleyecek mesajlar, çocukların gelişimine katkı sunacak etkinlikler ve
pratik bilgilerin yer aldığı bir de takvim bulunuyor. 365 günlük Erken Çocukluk
Eğitimi Takvimi’nde 21 ayrı başlıkta yaklaşık 2 bin 650 içerik yer almaktadır.
Ayrıca uygulamanın izlenmesi için e-okul sisteminde de
bir ekran tasarlandı. Materyalin dağıtılacağı çocuklar, e-okul sistemine
kaydedilecek, bu çocukların ilkokul birinci sınıftaki gelişim düzeyleri diğer
öğrencilerle karşılaştırılarak materyalin etki analizi de yapılacak.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Oyun Sandığı
hakkında: “Anne baba olarak çocukla oyun oynar, nitelikli vakit geçirir ve
hakkını koruyup teslim ederek çocukluğuna eşlik ederseniz bir ülkenin geleceği
için en önemli yatırımlardan birini yapmış olursunuz. Bu oyun sandığı bunun
için.” ifadelerini belirtti.
İstanbul Havalimanı Kütüphanesi
Kültür ve Turizm
Bakanlığı, İGA iş birliğiyle, Nobel ödüllü yazarların kitaplarının da
aralarında bulunduğu 2 bini aşkın esere ev sahipliği yapacak olan İstanbul
Havaalanı Kütüphanesi hizmete açıldı.
İstanbul Havaalanı İç
Hatlar Gidiş katındaki Arındırılmış Salon’da kurulan kütüphanede, bin 350’si
edebiyat, 500’ü çocuk, 150’si İngilizce, 500’ü Nobel ödüllü yazarların
kitapları ve 50’si dergi olmak üzere 2 bin 550 eser bulunuyor. Alan, yolcuların
vakit geçirebilecekleri kültürel bir dinlenme noktası olarak tasarlandı.
Hayata geçirilen bu proje, yolculara kitaplarını burada okuyup bırakabilme ya da buradan aldıkları kitabı yanlarında götürüp gittiği şehirdeki herhangi bir kütüphaneye teslim edebilme imkanı sağlıyor.
Kütüphane, 06.30 ile
23.30 saatleri arasında hizmet sunmaya devam ediyor.
2. Uluslararası Çocuk Kütüphaneleri Sempozyumu
“Çocuk
Kütüphanelerinde Okul Öncesi Dönem” temasıyla düzenlenen 2. Uluslararası Çocuk
Kütüphaneleri Sempozyumu, 16-19 Ekim 2019 tarihinde Marmara Üniversitesi Bilgi
ve Belge Yönetimi Bölümü, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar
Genel Müdürlüğü ve Üsküdar Belediyesi işbirliğinde Marmara Üniversitesi ev
sahipliğinde gerçekleşti.
Sempozyumda,
‘Çocuk Kütüphaneleri’ ile kendileri için özel alanlar ve programlar hazırlanmış
olan farklı sosyo-ekonomik çevreden gelen çocukların kütüphanelere erişiminin
sağlanması ile çocuklar arasındaki akademik gelişim göstergelerini eşitlemek ve
yapısal kırılganlıkları azaltabilmek için çok önemli bir fırsat elde edilmiş
olacağı vurgulandı.
Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İş Birliği:‘Kaybettikleri Zamanı Okuyarak Kazanacaklar’
Adalet
Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında iş birliği protokolü
imzalandı.
Bu iş
birliği çerçevesinde, ceza infaz kurumlarında kalan hükümlü ve tutuklulara
okuma alışkanlığı kazandırmak ve onlara yeni ufuklar açmak için daha fazla kitaba kolay ve ücretsiz
erişimleri sağlanacak. Böylece kaybettikleri zamanı okuyarak kazanmaları
sağlanmış olacak. İmzalan iş birliği protokolü ile, Kültür ve Turizm Bakanlığı
bünyesinde il ve ilçelerde hizmet veren kütüphanelerden tutuklu ve hükümlüler
istifade edebilecek.
Çocuklar
ne kadar erken yaşta kitaplarla iletişim kurarsa; sosyal, duygusal, zihinsel,
dilsel ve iletişim becerileri o denli sağlamlaşmış olacak. Kütüphane ile erken
tanışmış olan çocukların hayal güçleri gelişecek, öğrenme süreleri hızlanacak, yazı
yazma becerileri gelişecek ve duygularını rahat ifade edebilecek aynı zamanda
güçlü bir hafızaya sahip olacaklar.
Bu yüzden çocukların erken yaşlarda kitapla tanışmasını sağlayan bu tür projelerin artması ve yaygınlaşması destekliyoruz.
Kütüp-annenin isteği üzerine “kitaplara ve kütüphanelere dikkat çekmek, kütüphane haftasını kutlamak” amaçlı gönüllü bir ekip çalışması yaptık.
Gelir amaçlı olmadığı ve mümkünse emek veren künyesi ile paylaşıldığı sürece, her yerde söyleyebilir, dinletebilir, paylaşabilirsiniz. Özellikle okullarda tabii. Çorbada sizin de bir tuzunuz olmuş olur.
Proje fikri için Kütüp-anne ve gönüllülerine, Sözler için Sara Şahinkanat’a, Beste için Cenker Kardeşler’e, Solistlik için Nisa Ayyıldız’a teşekkürlerimizle…
Kütüphane Şarkısını dinle
Kitap ve Kütüphane şarkısı sözleri
Canım bazen çok sıkılır
Ruhum ister macera…
İşte o zaman sığınırım
Güzel mi güzel bir kitaba…
Astronot olur, aya giderim…
Tohum olur fidana dönerim.
İstersem dünyayı kurtarır…
Canavarı bir lokmada yerim…
Kanatlı, kanatsız gökyüzünde uçarım.
Bazen sihir, bazen bilimle.
Canım bazen çok sıkılır
Ruhum ister macera…
İşte o zaman sığınırım
Güzel mi güzel bir kitaba… (Nakarat)
Dostum bazen bir köpektir…
Bazen sevimli bir kedi.
Evini kaybetmiş bir çocuk…
Ya da vardır bir engeli…
Kötülükleri akıl yoluyla yenerim…
Dostlarımla birlik olmayı çok severim.
Canım bazen çok sıkılır
Ruhum ister macera…
İşte o zaman sığınırım
Güzel mi güzel bir kitaba… (Nakarat)
Paylaşmaktır en güzeli.
Hem kitabı, hem kitaba sevgiyi.
Haydi gel burada buluşalım
Kütüphanedir bunun yeri.
Kütüphanedir bunun yeri.
Canım bazen çok sıkılır
Ruhum ister macera…
İşte o zaman sığınırım
Güzel mi güzel bir kitaba… (Nakarat)
Kütüphane Şarkısının notaları
Kütüphane Şarkısı Akorları
Türkiye’nin farklı köşelerinden Çocuklarımızın Kütüphane Şarkısı Performanslarını aşağıda bulunan videolardan izleyebilirsiniz. 2019 yılı içerisinde 25-31 Mart tarihleri arasında kutlanan kütüphane haftasında ya da 23 Nisan gösterilerinizde ya da okuma bayramlarında kütüphane şarkısı ile yapacağınız performansları bizimle paylaşın ki Tüm Türkiye’den katılımı bir araya getirebilelim.
Aile ve Çocuk Danışmanı / Çocuk ve Oyun Terapisti Serap BUHARALI
Gelişim psikolojisine, gelişim veya eğitimi ile alakalı olan tüm kaynaklara baktığımızda bilimsel olarak da ispatlanmıştır ki çocuk deneyimleyerek öğrenir. Deneyimlemek, çocuklar için çok önemlidir. Çocuklar, dünya ile ilgili bağlantısını deneyimleyerek elde ediyor ve bunu işlevselleştiriyorlar.
Yani “portakal budur” diye resmini göstermek yerine bir portakalı çocuğun eline verdiğinizde, onu kokladığında, onu soyduğunda, tadına baktığında ve portakal sesini kelimesi ile eşleştirdiğinde çok daha farklı olacaktır. Bu yüzden de çocuk gelişiminde ve eğitiminde bunu destekleyici etkinlikler çokça yapılmaktadır.
Hikayeler, masallar ve bununla ilgili çocuğun dünyasında olan en önemli kaynak “kitaplardır”.
Çocuklar kitaplarla ve hikayelerle tanıştırıldığında ve onlarla ilgili etkinliklerle desteklendiğinde görüyoruz ki çocuklar reddetmiyorlar, kabulleniyorlar ve bizzat içselleştiriyorlar.
Bu proje ile özel ve konuyla bağlantılı bir ortam ve bir uzman ile karşılaşmak çocuk için büyük bir zenginlik olacaktır. Hayatı boyunca unutamayacağı bir örültü, bir şablon, bir anı oluşturacaktır ki bu çok önemli ve destekleyici bir durum. Yetişkinlerde öğrenmek yalnızca görmek veya duymak ile olabilirken dünyayı yeni tanıyan çocuk için ortam ve duyularını kullanabilmek daha kalıcı olur.
Çocukların daha çok tecrübeye, daha çok edinime, daha çok çevresi ile ilişki kurmaya ihtiyacı var. Her hikaye çocuğa bir dünya açıyor ve algısına pek çok şey katıyor. Dünyasına kattığı cümleler, figürler, kahramanlar, öğeler, verilen mesajlar çocuk için çok anlamlı bir yer ediyor. Belki de çocuklukta cebimize koyduğumuz en önemli şeyler duyduğumuz hikayeler, kıssalar, fıkralar… Bu tarz şeyler bizde öğrenmede çok etkili oldu.
Yaşadığımız şeyler nerelerde gerçekleşti ise eşlestirip örüntüleme yapıyoruz. Mesela güzel bir anıyı hatırlarken o anıyı nerede yaşadığımızdan bahsederiz. “bir bahçedeydim, güzel bir sahil kenarındaydım, şöyle bir yerdeydim” gibi…
Bu nedenle de bu proje çocukların sadece hikaye okuması noktasında katkıda bulunmakla kalmayıp an’ının kalıcı olup anlamlandırmasına, içsellestirmesine, dünyasını zenginleştirmesine de çok destek olacaktır.
Kitap, deneyim, anı, eğlence, öğrenme
Böyle bir projede yer almayı ben de candan isterim. Bu özel, etkin ve son derece verimli çalışmasından dolayı da Kütüp-Anne Ekibini, projeye destek verenleri tebrik ederim. Bu projenin yaygınlaşmasını, zenginleşmesini, bu zenginliği çocukların yaşamasını dilerim.
En genel tanımıyla öğrenme, organizmada
gerçekleşen kalıcı davranış değişikliğidir. Doğumla başlayan çevreyi algılama
serüveni kümülatif bir şekilde ilerleyerek bireyin kendi dünyasını inşa
etmesini sağlar. Bireysel olarak başlayan bu yaşam serüveni çevremize uyum
sağlama süreciyle birleşerek daha büyük dünyaları inşa etmemize olanak sağlar.
Organizmanın yaşamını sürdürmesi, büyük ölçüde çevresindeki değişmelere başarılı olarak uyum sağlama yeteneğine bağlıdır. Etkin uyum sağlama ise öğrenmeyle mümkündür. Duruma uygun tepkide bulunma, çevreye nasıl uyum sağlayacağını öğrenme, genellikle yaşamı sürdürebilmek için temel bir koşuldur (SENEMOĞLU, N., Gelişim, Öğrenme ve Öğretim Kuramdan Uygulamaya, Ankara, Yargı Yayınevi, 2013, syf.92). İçinde bulunduğumuz uygarlığı yaratmamız, daha önceki insanlardan daha zeki veya daha yetenekli olduğumuzdan değil, daha çok şey öğrenmiş olduğumuzdandır. İnsanın öğrenme yeteneği onun yaşayış tarzının sürekli değişmesine olanak verir(CÜCELOĞLU, D., İnsan ve Davranışı, Eylül 2010, syf. 139). Daha çok şey öğrenen insan çevreye aynı oranda uyum gösterir. Yeni öğrenmeler beraberinde nicelerini getirir, insan merak ve öğrenme döngüsüne girmeye gönüllü hale gelir.
Öğrenme sürecinde kullandığımız duyu organlarımızın sayısındaki ve kullanma yoğunluğundaki artış ile öğrenme süreci kalıcı hale dönüştürebilmektedir. Örneğin; İngilizce çalıştığımızı ve bir kelimeyi (strong=güçlü) ezberlemeye çalıştığımızı varsayalım. Kelimenin yalnızca anlamını not almamız görme algımızı; belki kelimeyi ve anlamını 3-4 defa tekrar etmemiz görme ve işitme algılarımızı; kelimeyi çalışırken yüksek sesle söylemek ve beraberinde kollarımızla güçlü işareti yapmak görme, işitme ve dokunma algılarımızı bir arada çalıştıracaktır.
Birden fazla duyuyu kullanarak öğrenme çalışmalarının öğrenmeyi kalıcı hale getirmesine verilebilecek belki de en evrensel örneklerden birisi ‘bisiklete binmek’tir. Bisiklete binerken görme, işitme, dokunma ve koklama duyularını bir arada kullanırız. Yolu ve gidonu görür; çevredeki sesleri işitir, tehlikeli olabilecek sesleri ayırt ederiz; havayı koklar; bisikletin pedalına ve gidonuna, rüzgara hatta belki ağaçlara dokunarak bu deneyimimizi gerçekleştiririz. Ve aradan ne kadar uzun süre geçerse geçsin bir bisiklete bindiğimizde öncelikle pedal düzeltir, ardından sürüşümüzü gerçekleştiririz.
Bu sebepledir ki, bir kitabı bağlamında okumak (kitabın içeriğine uyum sağlayacak mekanda kitabı okumak) o kitabı özümsememizi sağlar.Mekanda okuyoruz, mekanında okuyoruz projesinin bu sebeple çok kıymetli bir proje olduğunu görebiliriz. Okuma alışkanlığını kazandırmak için çok elverişli olan bu durumu, gelecek nesillerimiz için kalıcı bir öğrenmeye dönüştürmek bizim elimizde. Kütüphane maceralarının anlatıldığı bir kitabı, kütüphane ortamında okumak bir çocuğun gözünde her şeyin mümkün olduğunu görebilmesini sağlar. Hayal kurmasını destekler.
Beyza, ODTÜ Kütüphanesi, Kütüphane Faresi: Evim Güzel Evim
Özellikle son yıllarda tablet, telefon ve televizyon program ve oyunlarına olan düşkünlük göz önüne alındığında, bu projenin bir can simidi olabileceğini açıkça fark edebiliriz. Bağlam içerisinde yapılan okumalarla çocukların ve bireylerin kendilerini daha fazla konsantre olmuş, daha mutlu ve zihnen daha özgür hissedeceklerini düşünüyorum. Konuya ilişkin oluşturmuş olduğum kitap listesine ulaşmak için tıklayınız.
Konu ne olursa olsun neredeyse tüm masallar bir mekân tarifi ile başlar. Esas olan konuya göre okuyucunun ya da dinleyicinin kendini o büyülü dünyada dolaşırken hayal edebilmesidir. Aslında hayal gücü sınır tanımaz. Özellikle de konu çocuklarsa… Yine de mekân her zaman olduğu gibi etkiler hisleri.
Durum böyle iken masal saatleri neden tek bir mekânla sınırlı kalsın? Neden masallar kente, köye, doğaya ve daha birçok mekâna dağılmasın?
“Meydan Okuyoruz, Mekanında Okuyoruz” Kampanyası
#mekanındaokuyoruz kampanyası ana sponsorları Parents TR Dergisi ve Düşyeri’dir.
Dinozorlarla ilgili bir masalı bir doğa tarihi müzesinde okurken/dinlerken, trenle şehir şehir gezen bir kâşifin masalını tren vagonlarından birinde ya da kaybolmuş bir palamudun masalını ormanın içerisinde okumanın/dinlemenin çocuklardaki yansımasını bir düşünün…
MTA Şehit Cuma DAĞ Tabiat Tarihi Müzesi – Dinozor (Anna Milbourne, Tübitak Yayınları)
Doktorların hikâyesini doktorlardan, bir şehir plancı annenin hikâyesini planlama stüdyosunda dinlemek eminim ki ailece kaliteli vakit geçirmenin en keyifli yolu olacaktır.
Bu kampanya ile okuma kültürüne yeni bir boyut getirerek çocukları doğrudan kitapla buluşturmak değil, kitapları deneyimlerle birleştirmek amaçlanmaktadır.
Çocukların masalları, tematik mekânlarda konunun uzmanlarınca dinlemesi, masal mekânını ve olaylarını bulundukları alanda deneyimlemesi ve yeni fikirlerini, sorularını doğrudan uzmanlarına ileterek cevaplarını araması güzel olmaz mıydı?
Kampanyanın Gerekçesi
Büyük şehirlerde ailece kaliteli vakit geçirmek için artan mekân sayısı ile ters orantılı olarak odak etkinliklerdeki azalma; diğer bir deyiş ile tiyatro, müze, bilim merkezi, kent parkları, tarihi alanlar, spor merkezleri vb. birçok çeşitli serbest zaman mekânlarındaki artışın aksine büyük şehirlerde rutin hâline gelen aktivitenin alışveriş merkezi odağında olması; diğer yandan küçük şehirlerde ise ailece şehirde vakit geçirmek için sosyokültürel olanakların az olması özellikle çocuklu ailelerin en büyük sorunları arasındadır. Oysa özellikle çocukluk döneminde ailece geçirilen kaliteli zaman gelecekte sağlıklı nesillerin oluşması ve kültürel bağların korunması için çok önemlidir.
Benzer bir şekilde, doğduğu andan itibaren çocuklarımıza yapabileceğimiz en önemli yatırımlardan biri, onları kitapla buluşturmaktır. Çünkü okumak bir alışkanlık değil, bir kültürdür. Toplumumuzda okuma kültürünün yaygınlaşması kapsamında yıllardır süre gelen uygulamaların odağını kitap oluşturmaktadır.
Oysa odağımız insan olduğunda ya da daha da önemlisi odağımızda çocuklar yer aldığında okuma kültürüne yönelik çalışmaların kitaptan deneyim ve oyun odağına dönmesi başarıyı arttıracaktır. Çünkü kitap bir amaç değil, hayatı anlamak ve anlamlandırmak için bir araçtır.
Kampanyaya Nasıl Katılırım?
Bu kampanya Kütüp-anne Platformu tarafından Parents TR ve Düşyeri ana sponsorluğunda gerçekleştirilmektedir. Kampanyanın tüm hakları Kütüp-anne Platformu’na aittir. Kampanya 01.02.2019-01.03.2019 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir.
Kampanyaya katılım instagram üzerinden ya da kutupanne@gmail.com adresine yapılan gönderiler üzerinden değerlendirilecektir. 1 ay sürecek kampanya kapsamında öncelikle toplumu taşıma, açık alan (park, doğa, deniz vb.), kamusal alan (hastane, kütüphane vb.), aile ve yeni fikirler kategorileri arasında seçilecek 3 ayrı mekanda, mekan ile ilgili kitabın bu alanlarda okunurken çekilen fotoğraflarının @kutupanne ve #mekanındaokuyoruz etiketleri ile paylaşılması gerekmektedir. Örn: “Elma” konusunda bir kitabın elma bahçesinde okunması ya da vapurda gemilerle ilgili bir kitabın okunması
Paylaşılan fotoğraflar Kütüp-Anne Platformu tarafından değerlendirilerek uygun olması halinde tarafınıza DM (direct message) üzerinden ilgili kategorileriye ait bir logo gönderilecektir. 3 logoyu biriktiren katılımcılar büyük çekilişe katılmaya hak kazanacaktır.
Büyük çekilişe hak kazanan kişilerin isimleri www.kutupanne.com adresinde Mart ayının ilk haftası yayınlanacak olup kazanan isimler 8 Mart 2019 tarihinde Kütüp-Anne Platformu sosyal medya hesaplarından açıklanacaktır. Çekiliş ile 5 kişiye Parents TR Dergisine bir yıllık üyelik ve 5 kişiye Düşyeri Pepee kitapları seti hediye edilecektir. Büyük çekilişin yanı sıra sürpriz hediyeler, ilerleyen günlerde Kütüp-Anne Platformu instagram hesabından duyurulacaktır.
Kampanyanın etki alanını ölçebilmemiz için lütfen aşağıda bulunan formu doldurunuz. Kampanyaya ilişkin sormak istediğiniz her şeyi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.
Kütüp-Anne Paltformu Kampanyaya ilişkin değişiklik ve düzenleme yapma hakkına sahiptir.
Çizgi film Müge ve Mine adlı iki kardeşin anneleri, babaları ve kedileri Mıncır’la yaşadıkları gündelik olayları konu ediniyor. Müge ilkokula gidiyor, Mine ise henüz okula gitmiyor. Müge ile Mine’nin evleri kitap anlamında oldukça zengin. Evin salonunda bir kitaplık yer alırken, TV ünitesinin alt bölmesi de yine kitaplara ayrılmış. Salonda ayrıca evin kedisi Mıncır için de bir okuma köşesi yapılarak buraya da yine küçük bir kitaplık konulmuş. Çünkü Mıncır, bir bölümde kendisinin de dile getirdiği gibi “diğer kedilerden farklıdır. O kitap okumayı çok sevmektedir.” Müge ile Mine’nin annesi Lale de okumayı seven bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Lale’yi birçok farklı bölümde salonda kitap okurken görüyoruz -ki bu benim çok sevdiğim ayrıntılardan biridir- . Bazı bölümlerde ise okuma eylemini evin büyük kızı Müge’nin gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu anlamda Canım Kardeşim sıklıkla kitap okuma vurgusu yapan ‘kitap dostu’ bir çizgi film.
Canım
Kardeşim’in ‘Kitap Okumak Güzeldir’
adlı bölümü, kitaba ve kütüphaneye ilişkin hazırlanan önemli bir bölüm olarak
dikkat çekiyor. Bu bölümde Müge okuduğu kitaptan, içinde hiç resim olmadığı
için sıkılır ve kitabı okumakta zorlanır. Bu sırada Lale Hanım, kızlarının
odasına gelir. Müge kitapla ilgili sıkıntısını annesi ile paylaşır. Bunun
üzerine anneleri kitapların her zaman resimli olamayacağını üstelik bunun hiç
de kötü bir şey olmadığını söyler. Kızlarını ikna etmek için konuşmasını şöyle
sürdürür: “Resimleri olmayan kitaplarda okuduğunuz her satırı, her olayı, her
anı hayal edebilirsiniz. Hayal dünyanız genişler. Hem kitap okuyunca birçok
yeni arkadaş tanırsınız. Kitaplar sizi alır bambaşka yerlere götürür. Adeta
dünyayı gezersiniz.” Lale Hanım, kızları ile kitaplar üzerine sohbet ederken
babaları Galip eve gelir. O da sohbete katılır. Ve birden aklına çocuklarını
kütüphaneye götürme fikri gelir. Hep birlikte kütüphaneye giderler. Galip,
kütüphanede kızlarına öncelikle sessiz olmaları gerektiğini öğretir. Ödünç
almak için ‘küçük motosiklet dünyayı dolaşıyor’ adlı bir kitabı seçerler. Bunun
üzerine hayal kurmayı çok seven Mine yine renkli hayallere dalar. Mine’nin
hayallerinde küçük motosiklet, gece olduğunda kitaptan dışarı çıkar. Tüm
arkadaşlarını uyandırır. Ve kitapların içinden teker teker oyuncak trenler,
ayılar, uçaklar çıkar. Hep birlikte kütüphanede istedikleri gibi dolaşırlar.
Ablasının ve babasının kendisine seslendiğini duyan Mine hayallerini bir kenara
bırakarak gerçek dünyaya döner. Seçtikleri kitabın öyküsünü bir an önce
öğrenmek için eve dönerler. Çocuklar kütüphaneyi çok sevmişlerdir. Mine de
okumayı öğrenmek için artık çok isteklidir. Babası ona, ‘okumayı öğreninceye
kadar istediği kitabı okuyabileceğini’ söyler.
Bu bölümde
aslında kitaplar hakkında çocuklara son derece önemli bilgiler verildiğini görüyoruz.
Ayrıca kitapların çocukların hayal gücünü nasıl harekete geçirdiği, Mine’nin
hayal dünyası üzerinden oldukça renkli bir şekilde yansıtılıyor. Bununla
birlikte söz konusu bölümün, çocukların çok küçük yaşlardan itibaren
kütüphaneler ile tanıştırılması gerektiğine işaret etmesi açısından da dikkate
değer olduğunu düşünüyorum. Ve son bir not: Çizgi filmin sonunda babasının
Mine’ye ‘okumayı öğrenene kadar ona istediği kitabı okuyabileceğini’ söylemesi,
çocuğun okuma alışkanlığı kazanmasında, ebeveynlerin etkin bir rol oynadığını
göstermesi adına oldukça önemli.
Rafadan
Tayfa
Çizgi film, Akın, Kamil, Hayri ve Mert’ten oluşan ve
kendilerine ‘Rafadan Tayfa’ adını veren dört çocuğun mahallelerinde yaşadıkları
olayları konu ediniyor. Çizgi filmde genellikle mahalle yaşamında yer alan
dostluk, dayanışma, yardımlaşma gibi temalar işleniyor. Çizgi filmin ana
karakterlerinin tümü okula giden dolayısıyla da okuryazar olan çocuklardan
oluşuyor.
Yerli yapımlar arasında sanırım okuma temasına en sık yer
veren çizgi film Rafadan Tayfa. Çizgi film karakterleri birçok bölümde kitap,
gazete ve dergi okurken görülüyor. Çizgi filmde kitabın yanı sıra gazete ve
derginin de yer alıyor olması ayrıca takdire şayan.
Rafadan Tayfa’nın iki bölümünde kütüphane temasının
işlendiğini görüyoruz. ‘Yumak’ın
Kulübesi’ adlı bölümde kahramanlarımız, bir yandan Hayri amcanın köpeği
Yumak için bir kulübe yapmaya çalışırken bir yandan da Akın’ın gizli gizli
gittiği yerin izini sürerler. Akın kendisine, “nerelerdesin” diye soran
arkadaşlarına, “öyle güzel bir yerdeydim ki…” diye cevap verir. Bunun üzerine
Kamil, “maça mı gittin yoksa” diye sorar. Akın, “hayır” der ve arkadaşlarına
gittiği yere ilişkin birkaç ipucu verir: “Boş girersin dolu çıkarsın. Orada çok
sessiz olmamız gerekir. Bazen parmak ucunda yürümeliyiz sessiz sessiz.” Bölüm
sonunda abisi ve arkadaşları Akın’ın nerede olduğunu bulur. Akın kütüphaneye
gitmektedir. Ve Yumak için önerdiği kulübe tasarımını da orada okuduğu
kitaplardan öğrenmiştir. Bunun üzerine Hayri, Mert ve Kamil de kütüphaneye
gitmeye karar verirler.
Rafadan Tayfa’nın ‘Zihin
Kütüphanesi’ adlı bölümünde ise kütüphane bu kez bir metafor olarak
karşımıza çıkıyor. Mert bir dergide okuduğu yazıyı
arkadaşları ile paylaşır: “Bilim adamlarına göre insan hafızası bir çeşit
kütüphaneye benziyormuş. Yaşadığımız olaylar, anılar, bilgiler bir kitaplıkta
gibi saklanıyormuş. Eğer kütüphanene yani zihnine hâkimsen, odaklanarak
hafızanı çok daha iyi kullanabiliyorsun.” Bunun üzerine Rafadan Tayfa ekibi, ‘isim
şehir hayvan’ oyununu oynarken bu bilgiyi test etmeye çalışırlar. Ve seyirci
sırayla karakterlerin zihinlerine konuk olur. Mert’in zihni tıpkı okuduğu
haberdeki gibi bir kütüphaneye benzemektedir. Oyun oynarken aradığı bilgiyi
kütüphanenin bilgisayarına yazar, bu şekilde bilginin kayıtlı olduğu rafa
ulaşır. Hayri ve Kamil’in zihinleri ise Mert’in ki kadar düzenli değildir.
Çünkü onlar Mert’ten daha az kitap okumaktadırlar.
Nane
Limon
Nane Limon, Nane ve Limon adındaki iki kardeşin gündelik yaşamlarında başlarından geçen olaylara ilişkin bir çizgi film. Çizgi filmin diğer karakterleri de yine adlarını sebze ve meyvelerden alıyor. Örneğin Nane’nin en yakın arkadaşı Çilek, Limon’un en yakın arkadaşı ise Biber’dir.
Nane Limon kütüphane temasını işleyen sayılı çizgi
filmlerden biri olması itibariyle önem taşıyor. Çizgi filmin ‘Kütüphane’
adlı bu bölümü aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı 4. sınıf
Türkçe ders kitabında da ‘izleme-dinleme’ metni olarak kullanılıyor. Bu bölümde
Limon ile Biber, fen bilgisi öğretmenlerinin verdiği araştırma ödevi için Turp
abinin önerisi ile kütüphaneye giderler. Turp abi orada, aradıkları konuyla
ilgili fen bilgisi kitaplarının en arka rafında, eski kalın bir kitap olduğunu
söyler. “O kitabın ilk sayfalarında işinize yarayacak çok önemli bir bilgi bulacaksınız”
diyerek onları okulun kütüphanesine yönlendirir. İkili kütüphaneye adım atar
atmaz, ‘sessiz olmaları’ konusunda öğretmenleri tarafından uyarılır. Çünkü
şimdiye dek hiç kütüphaneye gitmemişlerdir. Ve orada nasıl davranılması
gerektiğini bilmemektedirler. Aradıkları kitabı bir türlü bulamazlar. Bunun
nedeni ise kitapların raflarda alfabetik sıraya göre dizilmiş olduğunu
bilmemeleridir. Bu bilgiyi o sırada kütüphaneye gelen arkadaşları Çilek’ten
öğrenirler. “Kitaplar harf sırasına göre mi dizilir?” diyerek şaşkınlıklarını
ifade ederler. Uzun aramalar sonucunda Turp abinin söylediği kitabı bulurlar.
Kitabın ilk sayfalarında ellerine bir not geçer. Bu notu Turp abi onlar için
bırakmıştır. Kâğıtta şunlar yazmaktadır: “Emek harcanmadan asla başarıya ulaşılamaz
sevgili öğrenciler. Bunu asla aklınızdan çıkarmayın. Araştırmaya devam edin.”
Bunun üzerine Limon ve Biber hatalarını anlarlar. Ve araştırmaya devam ederler.
Kütüphanede kendi konularına ilişkin çok sayıda kitap bulurlar ve ödevlerini
hazırlarlar. Öğrendikleri yeni bilgiler sayesinde bir de deney yapmaya karar
verirler. Sınıftaki sunumlarında bu deneyi de kullanırlar.
İbi
Kitap dostu çizgi filmlerden bahsetmişken İbi’ye değinmeden geçmeyelim. Çizgi film İbi ve yakın arkadaşı Tosi’nin, ‘Baldiyar’ adında eski bir atlası bulmak için çıktıkları yolculukları konu ediniyor. Çizgi filmin bir bölümünde bu ikilinin yolları kütüphane şehri Sobo’ya düşüyor. Bu bölüm ana tema olarak olmasa bile yine de içeriğinde kütüphaneye yer vermesi itibariyle burada anılmayı hak ediyor. Kütüphane şehri Sobo adından da anlaşılacağı gibi devasa bir kütüphaneyi andırıyor. Çünkü şehrin binaları kitap şeklinde tasarlanmış. Bu şehirdeki insanlar boyunlarına astıkları kitaplarla geziyorlar. Bu bölümde ayrıca İbi ve Tosi’nin yolu bir kütüphaneye de düşüyor. Orada, kitapların içinde kaybolmuş engelli bir kütüphane görevlisine yardım ediyorlar. Birkaç farklı konuya birden dikkat çekmesi adına önemli bir bölüm. Bu arada Sobo’nun tüm kitapseverlerde “keşke bu şehir gerçek olsa hissi” uyandıracağına da hiç şüphem yok.
Bitirirken…
Buraya kadar
çocuklara kitap sevgisi ve kütüphane merakı aşılayan çizgi filmlerden söz
etmeye çalıştım. Ama bir de biz yetişkinleri de okuma eyleminin içine dahil
eden çizgi filmler var. Mesela Niloya’nın bir bölümünde annesi uyumadan önce
Niloya’ya masal okuyor. Bir başka bölümdeyse annesi Niloya’ya karne hediyesi
olarak kitap armağan ediyor.
Aslan adlı çizgi filmin bir bölümünde Aslan, Mehmet ve
Zeynep, içinde maketlerin yer aldığı ‘denizaltı’ adındaki bir kitaptan yola
çıkarak, kitapta anlatılanlara ilişkin kendileri de maketler hazırlamaya karar
veriyorlar. Aslan’ın dedesi de çocuklara bu konuda yardımcı oluyor.
‘Elif ve
Arkadaşları’ adlı çizgi filmde ise öğretmenleri anaokulunda onlara kitap
okuyor. Sonra tüm sınıf o hikâyeyi bir oyun olarak canlandırmaya çalışıyor.
Görünen o ki çizgi
filmler yalnızca çocuklara değil ebeveynlere ve eğitimcilere de bir mesaj
yolluyor. O halde aldık biz o mesajı. O iş bizde değil mi sevgili ebeveynler ve
öğretmenler…
Sevgili
ebeveynler, bir çizgi film sadece bir çizgi film midir sizce?
‘Çocuk ve medya’ ilişkisine dönük yaptığım literatür çalışmaları ve bizzat çocuklarla/ailelerle gerçekleştirdiğim görüşmeler sonucunda şunu söyleyebilirim ki bir çizgi film kesinlikle sadece bir çizgi film değildir. Çünkü çocuklar artık sadece anne ve babalarını değil, çok sevdikleri çizgi film karakterlerini de rol model olarak görüyorlar. Hatta kimi zaman onlarla daha kolay özdeşlik kurabiliyorlar. Mesela bir anne, “Niloya çok şeker yediği için dişi çürüdü, biz de şeker yemeyi bıraktık” diyebiliyor. Çocuklarının Pepee’den diş fırçalamayı ya da kardeşini kıskanmamayı öğrendiğini söyleyen o kadar çok anne var ki…
Çocuklara gelince…
Şekiller, kavramlar, renkler ve sayılar gibi eğitsel bilgilerin yanı sıra gündelik
yaşam pratiklerine ilişkin birçok şeyi de yine çizgi filmlerden kolaylıkla
öğrenip uygulayabiliyorlar. Bu anlamda çocuklar kendileriyle özdeşleştirdikleri
çizgi karakterlerin olumlu ya da olumsuz birçok davranışını taklit ederek
benimseyebiliyorlar. Hani diyor ya Jim Rohn, “İnsan, birlikte en çok zaman
geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır” diye. Tıpkı bunun gibi günümüz çocukları
da en çok izledikleri çizgi karakterlerin ortalamasıdır aslında. Bu yüzden
hangi çizgi filmleri izledikleri ve hangi çizgi karakterleri sevdikleri büyük
önem taşıyor. Bu noktada ebeveynlere düşen en büyük görev çocuklarının severek
izledikleri içerikleri takip etmek ve çizgi film seçimi noktasında yönlendirici
olmak. Bununla birlikte çizgi filmleri çocuklarla beraber izlemek ve sonrasında
hep birlikte kritiğini yapmak da yine çocukların genelde ‘televizyon’ özelde
ise ‘çizgi filmler’ konusunda bilinçlendirilmeleri adına önem taşıyor.
Doğru içeriklerin
tercih edilmesi halinde çizgi filmler çocukların dilsel ve bilişsel
becerilerini geliştirdiği gibi gündelik yaşam pratiklerine dair çok çeşitli
kazanımların elde edilmesini de sağlayabiliyor. Kitap okuma kültürünü de pekâlâ
bu pratiklerden biri olarak ele alabiliriz.
Kitap Okuma Kültürü ve Çizgi Filmler
Okuma kültürünü
kazanma, bireyin erken çocukluk döneminden itibaren kitaplarla tanışması ile
başlayan bir süreç. Dolayısıyla çocukların kitaplarla tanışması için 7 yaş çok
geç. Bebeklikten itibaren çocukların kitaplarla tanışmaları okuma kültürünün
kazanımı noktasında çok önemli. Çocuk, kitabı ilk olarak bir oyun aracı olarak
görmeli, onunla dilediği gibi oynamalı kimi zaman dişlemeli kimi zamansa
‘yalayıp yutmak’ deyişini hayata geçirmek istercesine kitabının tadına bakmalı!
İlerleyen süreçte de ebeveynlerinden yaşına uygun hikâye ve masal kitapları
dinleyerek kitaplarla olan bağını güçlendirmeli. Görüldüğü gibi okuma kültürü
aslında bir dizi süreci kapsıyor. Çocuğun kitaplarla okulöncesi dönemde
tanışması, kitaplarla oynaması, kitapları sevmesi ve okuryazar olmasıyla
birlikte kitap okumayı alışkanlık haline getirmesi bu sürecin en önemli
dönemeçleri. Bu süreçte çocukların anne ve babalarını kitap okurken görmeleri
son derece önemli. Fakat en az bunun kadar önemli olan bir diğer husus da
çocukların özdeşlik kurdukları çizgi karakterleri de kitap okurken
görmeleri. Bu, rol modellik noktasında
oldukça dikkate değer bir ayrıntı esasında.
Her ne kadar kitap, genellikle televizyonun karşıtı olarak konumlandırılıyorsa da bu görüş, günümüzün çoklu medya ortamında giderek anlamını yitirmeye başladı. Bu nedenle genelde televizyonun özelde ise çizgi filmlerin çocukların hayatında önemli bir yere sahip olduğu realitesini yadsımak yerine kitap okuma kültürünü pekiştirmek adına çizgi filmleri bir araç olarak görmek gerekir. Dolayısıyla çocukların kitap okuma alışkanlığı kazanması noktasında çizgi filmlerden pekâlâ yararlanılabilir. Örneğin çizgi filmlerdeki karakterlerin kitap okuyor olmaları ya da aradıkları bir bilgiye elektronik araçlar yerine kütüphanede kitap karıştırarak ulaşıyor olmaları; yine söz konusu karakterlerin evlerinde bir kitaplığın bulunuyor olması çocukların çok küçük yaşlardan itibaren kitapla tanışmaları adına iyi bir adım olabilir. Başta TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi filmler olmak üzere yerli birçok yapım, çocuklara bazı temel kavramları, eğitsel, toplumsal ve kültürel davranış kalıplarını öğretme amacı taşıyor. Bu nedenle özellikle son yıllarda çizgi filmlerde kitap ve kütüphane temaları ‘özenle’ işleniyor. Çizgi filmlerde, okuma kültürünün kazandırılmasına ve yaygınlaştırılmasına yönelik birtakım adımlar atıldığını görmek gerçekten mutluluk verici. Bu anlamda sizlere fikir vermek adına söz konusu yapımlardan bazılarına kısa kısa değinmenin yerinde olacağını düşünüyorum.
Kitap Dostu Çizgi Filmlere ilişkin örnekleri merak ediyor musunuz?
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünce geçtiğimiz yıl 2-28 Temmuz tarihleri arasında düzenlenen Kütüphane Yaz Programı (KÜYAP) etkinliklerinin ikincisi, bu yıl KÜYAP’19-KIŞ adı altında 21 Ocak – 1 Şubat tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz yaz, okulların tatile girmesiyle birlikte başlayan etkinlikler, katılım sağlayan çocukların zihinsel gelişimine ve okuma bilincinin kazandırılmasına destek olmuştur.
İlk kez pilot bir proje olarak Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesinde gerçekleştirilen etkinliklere bu yıl iki haftalık sürecek bir program ile Sincan İlçe Halk Kütüphanesi ve Altındağ İlçe Halk Kütüphanesi ev sahipliği yapacak. Daha da önemlisi bütün bu etkinliklere geleceğin kütüphanecileri gönüllü olarak katılım sağlayacak.
Kütüphane Gönüllülüğü Eğitimi
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü bu tür bir projenin kütüphanecilik alanında eğitim almış kişiler tarafından yürütülmesinin önemli olduğunu düşünerek bu yıl ilk kez “Kütüphane Gönüllülüğü” eğitimi için 17-18 Ocak tarihlerinde bir program hazırladı. Ankara Üniversitesi – Bilgi ve Belge Yönetimi öğrencilerine iki gün süren dolu dolu bir eğitim programı sundu.
İlk gün, Kütüphane Hizmetleri Daire Başkanı Ahmet ALDEMİR’in, öğrencilerin ufkunu açan ve mesleğe daha umutla bakmalarına yardımcı olan konuşmaları öğrenciler tarafından ilgiyle dinlendi. Eğitim kapsamında Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü’nün tanıtımı, uzman kişiler tarafından halk kütüphanelerinde yenilikçi düşünce, sosyal medyada kütüphaneler, gönüllülük çalışmaları ve KÜYAP’18 etkinlikleri hakkında bilgi verildi. İkinci gün, halk kütüphanelerinde bilgi okuryazarlığı, mekânsal tasarım ve Kütüphanem Cepte mobil uygulaması eğitimleri verildi. İki günlük program, Çocuk Gelişimi Derneği Genel Sekreteri Yasemin Yılmazer’in, geleceğimiz olan çocuklarla nasıl iletişim kurmamız gerektiği ve kütüphane ile çocuklar arasındaki bağın en doğru ve sağlam şekilde kurulabilmesi için neler yapılması gerektiği konularındaki yol gösterici konuşmasıyla sona erdi.
KÜYAP’19-KIŞ programı için gönüllü olmaya hazır genç kütüphaneciler, aldıkları eğitim sonunda tüm Ankaralılara kucak açmak için etkinliklerde yerini almayı bekliyor. 21 Ocak – 1 Şubat tarihleri arasında Sincan ve Altındağ ilçe halk kütüphanelerini ziyaret edecek olan Ankaralılar, özellikle çocuklar, ilgi alanlarına dair her şeyi kütüphanelerde bulabileceklerine şahit olacaklar. Kütüphanelerin eski sıkıcı, sessiz, soğuk mekan çerçevesinden kurtulmuş; yenilikçi, kullanıcısına değer veren, eğlenceli, teknolojiye ayak uyduran, boş zamanların en güzel değerlendirilebileceği yerler olduğunu bu etkinlikler sayesinde göstereceklerine inanan genç kütüphaneciler, gönüllülük eğitiminden sonra katılımcılara en iyi hizmeti sunabilmek için hazırlanmaya ve yeni fikirler üretmeye başladılar bile. Herkesi bu muhteşem etkinliklere bekliyoruz.
Geleceğimizi, çocuklarınızı getirin ki
kütüphanelerimiz sessiz ve ıssız kalmasın…
NOT: Kütüphane Etkinlik Programlarını incelemek için Kütüphanedeyim web sitesini ve sosyal medya hesaplarını takip edebilirsiniz.