KİTAP SEÇİMİNDE ÇOCUKLARIN ve AİLELERİN TUTUMU
Kitaplar, bir insanın birey olmasında çok önemli bir yere sahiptir. Kitaplar insanın karakterini, kişiliğini ve bilincini oluşturan yapı taşlarındandır. Bir çocuğun erken yaşta kaliteli kitaplarla tanışması, o çocuğun hayatla başa çıkmasını ve bağımsızlığını kazanmış özgür bir birey olmasını önemli ölçüde etkilemektedir. Her nesnede olduğu gibi kitap tercihinde de seçici davranmak karakterimizin gelişmesine destek olmaktadır. Okuduğumuz her edebi eser bizlere hayat hakkında farklı senaryolar sunarken, onların kahramanlarıyla vakit geçirmemize fırsat verir.
Çocuk edebiyatı bir çoğu için basit algılansa da çok ciddi bir temel üzerinde yükselmektedir. Çocuk, toplumun insanlığıdır. İnsanlığımızı şansa bırakamayız. Televizyon programlarındaki karakterlere ise hiç bırakamayız. Bırakmamalıyız.
Tüm eğitim dönemimde boş vakitlerimi kütüphaneler ve kitabevlerinde kitaplarla geçirerek değerli hale getirmeye çalıştım. Üniversitede Çocuk Gelişimi Bölümü’nde okurken, bu alışkanlığımı biraz daha mesleki bir boyut kazandırarak devam ettirdim. Kütüphanelere ya da kitabevlerine gelen çocuklar ve ailelerini, birbirleriyle olan iletişimlerini gözlemledim. Gözlemlerim sürecinde farklı tutumlarla karşılaşmakla birlikte, ortak tutumlar da bulunmaktaydı. Genelde, çocukların sosyal medyada ya da kitle iletişim araçlarında sıklıkla görmeye maruz bırakıldığı karakterlerin içerisinde bulunduğu kitap veya dergileri; annelerin ise kavram içerikli yayınları tercih ettikleri, babaların ise tercihi çocuklara bıraktığını gözlemledim. Çocuklarına okuyacakları veya okutacakları eserleri okuyarak, inceleyerek, çocuğuyla beraber değerlendirerek satın alan ailelerin sayısı ise üzücü bir şekilde azdı. Kitap seçilirken veya satın alınırken ailelerin kitabın konusu, dili, resimleri, yazarı, çizeri ve yayınevi gibi dikkat edilmesi gereken ölçütleri önemsemedikleri, daha önce belirttiğimiz şekillerde tercihte bulunduklarını gözlemledim.
Çocukların sadece çizgi filmlerde gördüğü, devamlı karşılaştığı reklamlarla maruz bırakıldığı karakterleri tercih etmelerini kendimce çok haklı buluyorum. Çünkü iyi edebiyat eserlerinin karakterine/lerine kitle iletişim araçlarında ya da sosyal medyada yer verilmiyor. Hal böyle olunca çocuklar Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Şamatalı Köyün Çocukları, Momo, Uçan Sınıf, Üç Kedi Bir Dilek, Kırmızı Kanatlı Baykuş, Kütüphanedeki Aslan… gibi kaliteli edebi ve bilimsel yayınları tercih etmiyor. Bazı çocuklar bu kitapları tanımıyor bile. Yoğun reklam ve serbest seçim hakkından dolayı belki tanımaya fırsat bile bulamıyor. Bugün süreli yayın satan bir mağazada ya da büyük bir süpermarketin süreli yayın reyonuna baktığımızda da tablo değişmiyor. Edebi, kültürel veya bilimsel içerikli yayınların kısıtlı sayıda olmasına karşın, çizgi film karakterlerinin dergileri ile oyuncak promosyonlu medyatik dergilerin tüm raflara yayıldığı ve çocuğun zihnine giriş biletini maalesef bu yayınların kazandığını görmek hiç de zor değil.
Tüm bu sorunların çözümünde en büyük sorumluluk elbette ki anne ve babalara, öğretmenlere düşüyor. Gelecek neslin emanetini taşıyan bizler okumalı, okumalı, tekrar ve tekrar okumalıyız. Bizler okuyarak emanetlerimize sahip çıkmalıyız. Çocuklara kaliteli eserler önermeli ve onları nitelikli eserlere yönlendirmeliyiz. Böylesi bir yaklaşımı benimsediğimizde çocukların daha iyi ve kendilerine güvenli yetişmelerine destek sağlamış olacağız. Çocukluğunda kaliteli eserlerle ruhunu beslemiş olan çocuklar büyüdüklerinde de kaliteli eserlere ve kişilere yöneleceklerdir. İnsanlığımızın sağlam temeller üzerinde inşa edilmesi dileğiyle, kitapla kalın…
Yazar: Deniz TOPRAK (Çocuk Gelişimi Uzmanı)