Kütüphane Kültürünü AVM Kültürüne Ezdirme!!!

Git gide daha da fazla ”tüketim toplumu” haline geliyoruz. Ürettiğimizden fazlasını tükettiğimiz yetmiyormuş gibi, ihtiyacımızdan çok fazlasında da gözümüz kalıyor. Moda olanın ne olduğunu bilmem ama toplumumuzda en  önde gelen trend ”tüketim” ve bunun mekansal yansıması ise alışveriş merkezleri. Alışveriş merkezleri artık bir ihtiyacı değil, alışkanlıkları temsil ediyor. Sevdiklerimizi ziyaret etmeye üşenirken alışveriş merkezlerine yoklama verir gibi her hafta en az 1 kez uğramadan rahat edemiyoruz.

Günümüzde ailece yapılan dış mekan etkinliklerde birinci sırayı alması da cabası… Bunun birbirini etkileyen nedenleri var elbette… Belki biz istediğimiz için çok ulaşılabilir yerlerde konumlandırılıyorlar ve sayıları her geçen gün artıyor, belki de öyle oldukları için hayatımıza daha da çok giriyorlar…

Birçok ülke gibi ABD’de alışveriş merkezleri şehirlerin dışına konumlandırılmış durumda. Eğer AVM’ye gidecekseniz bunun için bir gününüzü ayırmanız gerekiyor. En az yarım saat mesafede olan bu alışveriş merkezlerine bu nedenle ihtiyaç olduğunda ve hatta ihtiyaçlar biriktiğinde gitmeyi tercih ediyor orada yaşayanlar.

Bir düşünün ki örneği Ankara Merkez ilçelerinde bulunan AVMler olmasa…. ne kadar alan ve o alanlara hizmet veren yollar boşalırdı…

Peki AVM yoksa bu alanlarda neler var??? Cevap veriyorum… KAMUSAL KULLANIMLAR…. Parklar, meydanlar, pazarlar, yaya yolları, festival alanları, spor sahaları, buz pateni pistleri, atlıkarıncalar…. ve tabiiii KÜTÜPHANELER!!!

Durum böyle olduğunda alışveriş merkezlerinde tükenerek ve tüketerek geçen gün sayısı ayda bire düşerken, haftasonu ailece yapılacak etkinlikler arasına kütüphane etkinlikleri, sinema, tiyatro, kano yapmak, doğa yürüyüşü, dede torun balık tutma yarışması, tebeşirle kaldırım boyama festivali, elma toplama şenlikleri, hasat kutlamaları gibi birçok anısal nitelikte aktiviteler giriyor. Böylesi etkinlikler; içerikleri ve yapıldıkları mekan ile hitap ettikleri kitle göz önüne alındığında gerek aile ve akraba bağlarını kuvvetlendirirken diğer yandan sa toplumun çevresinden daha haberli ve bu nedenle daha duyarlı olması ve sosyal bağları daha güçlü ve bu nedenle vatanına karşı aidiyet duygusu gelişmesi destekleniyor.

Kütüphaneler hiç bir ücret ve ön şart olmaksızın sundukları hizmet çeşitliliği ve kalitesi ile tüm bu kamusal kullanımlardan ayrılarak göze çarpıyor. Her türlü bilginin çok çeşitli yollarla topluma ulaştırıldığı bu mekanlar geçmişe dair bağları koruyarak bugünü anlamaya ve geleceğe dair daha hazırlıklı olmaya teşvik ediyorlar.

Küreselleşme ile sınırların kaybolmasının ardından dünyanın öbür ucundan eş zamanlı bilgi sahibi olan birey, yereldeki sosyal bağlarını kaybederek alt komşusunu tanımaz hale gelirken, bu bağı sunduğu programlarla (Masal Saati, Aile film matinesi, örgü kulübü, yetişkinler boyama topluluğu… vb)  yeniden kuran ya da koruyan yegane kamusal birimdir bence KÜTÜPHANELER!

Ülkemizde İstanbul’da 100 civarı olmak üzere neredeyse 400 AVM bulunmakta. Buna karşın 1166 adet halk kütüphanesi olmak üzere, akademik, özel, okul, belediye vb. 30.000’e yakın kütüphane bulunuyor. Yaşadığımız şehirdeki AVMlerin en az %50sinden haberdarken kütüphanelerin çok azını duymuş ve neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyecek kadarına gitmişizdir.

Aradığımız bir pantolonun (ki evde 10 tane varken bu 11. tamamen hedonik nedenlerle ilgi alanımıza girmiştir)  bedeni olmadığında hoop başka bir avm ye giderken… hem de hiç üşenmeden… çocuklarımıza internet üzerinden kitap seçiyoruz… istediğimiz kitabı bulamadığımızda vazgeçiyoruz… Oysa kitap okuma öncesi ve sonrası da olan bir serüvendir…

Kütüphaneye gider önce ortama alışırsınız çocuğunuzla… Ben pek karışmam kütüphanede çocuklarıma. Özgür hissetmeliler bence kendilerini bu ortamda. Raflardan raflara koşar kitaplar bulurlar, okumayı bilmelerine gerek olmadan dizerler kitapları  o an gözlerine kestirdikleri bir mekanda… Sayfaları karıştırırlar.. dokunurlar, bakarlar, koklarlar… ve almaya karar verirler. Evde, arabada, bahçede, otobüste… nerede isterlerse okurum kitaplarını ve bir süre sonra kendileri okurlar birbirlerine… sona konuşuruz kitabın üzerine, bazen resim çizeriz, bazen bir geziye çıkarız kitaptan esinlenip, bazen bir şarkı olur dinleriz bazense film ile pekiştiririz… Bir sonraki gidişimizde aynı yazarın kitabını ararız mesela, bulamazsak… İŞTE O ZAMAN BAŞKA KÜTÜPHANEYE KOŞARIZ… YOKSA BİR BAŞKASINA… çünkü kitaplar için değer… yeni kütüphaneler görmek için değer…

LÜTFEN

KÜTÜPHANE KÜLTÜRÜMÜZÜ

AVM KÜLTÜRÜNE EZDİRMEYELİM

ÇOCUKLARIMIZI KÜTÜPHANELERE GÖTÜRELİM!